SİMURG (Rozet Panel-Büyük)
Kuşların Hükümdarı Simurg Benliğe Doğru Yolculuk - Simurg Efsanesi (Zümrüd-ü Anka ya da batıda bilinen adıyla Phoenix ) Muhteşem güzel tüylerinden birini Çin’in merkezine düşürdüğü için yola çıkan diğer kuşların, Kaf Dağı’na yolculuğunu, hedefe ulaşan 30 kuşun çabasını ve yolculuklar boyunca arınmasını anlatır. Mistik kuş Simurg, kanatlı dev bir yaratık olarak resmedilmiştir. Efsaneye göre, bu kuş o kadar yaşlıdır ki dünyanın yıkılışına üç kez tanık olmuştur. Diğer bir efsanede ise; 1700 yıl yaşamış, sonra kendisini alevler kaplamış, yanarak kül olmuş ve sonra kendi küllerinden yeniden doğmuştur... Ölümsüz olduğundan ve Bilgi Ağacı’nda bir yuvası olduğundan bahsedilmiştir. Simurg’un yere bereket bahşedeceğine ve dünya ile göğün arasındaki birliği sağlayacağına inanırlardı. Simurg’un tüylerinin bakır renginde olduğu söylenmiştir. Onun iyilik sever bir doğası olduğu, gözyaşlarının şifalı olması ve kanatlarının bir dokunuşunun her türlü hastalık veya yarayı tedavi edeceğine inanılırdı. Kuşlar Simurg’a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlarda Simurg’u bekler dururlarmış. Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler. Derken bir gün o uzak ülkede bir kuş sürüsü Simurg’un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg’un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg’un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler. Ancak Simurg’un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı’nın tepesindmiş. Oraya varmak için ise yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş, hepsi birbirinden çetin yedi vadi… Birincisi; İSTEK, ikincisi; AŞK, üçüncüsü; MARİFET, dördüncüsü; İSTİSNA, beşincisi; TEVHİD, altıncısı; ŞAŞKINLIK ve yedincisi ; YOKOLUŞ vadileriymiş. Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. İsteği ve sebatı az olanlar, dünyevi şeylere takılanlar yolda birer birer dökülmüşler. Yorulanlar ve düşenler olmuş…
"Aşk Denizi”nden geçmişler önce…
”Ayrılık Vadisi”nden uçmuşlar…
"Hırs Ovası”nı aşıp,
"Kıskançlık Gölü”ne sapmışlar…
Kuşların kimi aşk denizine dalmış, kimi ayrılık vadisinde kopmuş sürüden… Kimi hırslanıp düşmüş ovaya, kimi kıskanıp batmış göle…
Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp;
Papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş (oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış);
Kartal, yükseklerdeki krallığını bırakamamış;
Baykuş yıkıntılarını özlemiş;
Balıkçıl kuşu bataklığını.
Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış.
Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi "Şaşkınlık” ve sonuncusu Yedinci Vadi "Yokoluş”ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş…
Kaf Dağı’na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.
Sonunda sırrı, sözcükler çözmüş:
Farsça "si”, "otuz” demektir. …murg” ise "kuş”…
Simurg’un yuvasını bulunca öğrenmişler ki; ”Simurg – otuz kuş” demekmiş.
Onların hepsi Simurg’muş. Her biri de Simurg’muş.